9.10.09

Veysel Karani Hazretleri

VEYSEL KARANİ HAZRETLERİ'NİN HAYATI


Hz. Veysel Karani`nin 555-560 yılları arasında doğduğu tahmin edilmektedir. Doğum yeri Yemen`in Karen Köyü`dür. Soyu Yemen Kabilelerinden Muradoğulları`ndan gelmektedir. Babasının ismi Amir`dir. Kendisinin asıl ismi Üveys Bin Amir-i Karenî`dir. Karen Köyü`nün bir mutlu seherinde dünyaya gelen küçük Üveys, Muradoğulları`ndan Amir`in mütevazı evini mutlulukla doldurur. Dört yaşında iken babası vefat eder. O, annesinin başka kimsesi bulunmadığından bin bir güçlükle herhangi bir tahsil görmeden, semavi dinlere ve kitaplara ait herhangi bir bilgisi olmadan büyür.
Üveys büyüdükçe kendisinde doğuştan mevcut olan Tek Tanrı`ya İnanç hissi de gelişir. Onu kimse anlamaz, söylediklerine güler, alay ederler. Kendisini anlayan, dinleyen, derdine ortak olan tek insan annesi idi.
Gönlü ulvi hislerle kaynaşan ve artık çalışıp annesine bakabilecek çağa gelen genç Üveys, bir iş aramaya koyulur. Sonunda kendisine en uygun işi seçer. Kendisiyle alay eden, kendisini anlamayan insanlardan uzaklaşmak ve kendi iç dünyasıyla başbaşa kalabilmek için deve çobanlığı yapmaya başlar.
Hz. Veysel Karani deve çobanlığı yapmaya başlayınca ihtiyar ve hasta annesi olmasa deve otlattığı sakin vadilerden Karen`e inmeyi hiç istememektedir. Kendi uzletgahında Allah ile başbaşa kalmaktan bir an olsun ayrılmak istememektedir. Artık Hz. Veysel Karani`nin ufku öyle geniş, aydınlık, gönlü öyle duyarlıdır ki, her an bir kurtarıcının haberini beklemektedir.

Ve beklediği kutlu haber çok geçmeden kendisine ulaşır. Bu haber Allah`ın son Peygamberi Hz. Muhammed`in zuhur ettiği ve insanları Hak Din davet ettiği haberidir. Hz. Veysel Karani bf haberi duyunca hiç kimsenin irşad ve teşviki olmadan Müslüman olur, İslam`a ve Hz. Muhammed`e gönülden bağlanır. Annesine de Kelime-i Tevhid i bizzat kendisi öğretir.
Hz. Veysel Karani Müslüman olunca yüce peygamberin nurlu yüzünü görebilmek aşkıyla yanar tutuşur. Hz. Veysel Karani, Allah Resulü`nü görme arzusunu birkaç defa pek sevdiği annesine açarsa da, çok ihtiyar ve âmâ (kör) olan annesi, kendisine bakacak kimse olmadığından izin vermez. Hz. Veysel Karani`nin yaşı kırk ın üzerine gelir. Oğlunun gönlünde patlayan yanardağları çok iyi hisseden anne, çaresiz ancak Medine`ye gidip hemen gelmek, Hz. Peygamber`i orada bulamayacak olursa teşriflerini beklemeden dönmek şartıyla kendisine izin verir.

Gönlü Allah aşkıyla, Peygamber muhabbetiyle dolu olan Hz. Veysel Karani, izin alınca durmaz ve Medine yollarına koyulur. Issız vadiler, dağlar, tepeler, kızgın çölleri aşar ve Peygamber beldesi Medine ye ulaşır. Hz. Peygamber in evine giden Hz. Veysel Karani, Peygamberimizi evde bulamaz. Peygamber Efendimiz o sırada Tebük Seferi ndedir. Peygamberimizi bulamayınca çok üzülür. Hz. Veysel Karani, annesine verdiği sözü hatırlar. Hz. Aişe (R.A ye Kainatın efendisine selamımı söyleyiniz. Cennet sabahlarını andıran mübarek yüzlerini doya doya görmek isterdim. Lütfen, içimin aşk-ı Muhammed i (S.A.V.) ile yandığını, gönlümün bitmez niyazını bildiriniz Diyerek ayrılır ve tekrar Yemen yolunu tutar.
Peygamber Efendimiz seferden dönünce Hz. Aişe ye şöyle hitap ettiler:
Ya Aişe, evimize hangi ulu kişi geldi? Bu Rahmani kokular, bu İlahi lezzet nedir?
Ey Allah ın Resulü; Yemen Oymağı ndan Karen Köyü nden Üveys adında bir zat sizi ziyarete geldi. Mukaddes Cemâlinizin bağrı yanık aşıklarındanmış. Zat-ı âlinizi bulamayınca çok üzgün bir halde ayrıldı. İşte o adam gittikten sonra evin içinde bu ulvi kokuları hissettim.

Ya Aişe, sen o zatı gördün mü?

Evet ey Allah ın Resulü. Sağ gözümün ucu ile baktım.

Öyleyse o gözünü bende ziyaret edeyim. Görüşün ve gördüğün mübarek olsun Bir müddet sonra Mescid-i Nebevi ye geçen Resulullah, Sahabelerine seslendiler;

Müjdeler olsun, Üveys i gören gözü ziyaret ettim, gelin siz de benim gözümü ziyaret edin.
Ve buyurdular; Bana Yemen tarafından rahmani kokular geliyor. Şüphesiz tabii nin en hayırlısı Üveys tir

Resulullah son hastalıklarında Hz. Ömer, Hz. Ali ve Hz. Aişe ye vasiyet buyurdular :

Benden sonra arkamdaki hırkamı, Üveys e veriniz Yine Resulullah buyurdular Benim ümmetimde Üveys adında bir kişi vardır. Kıyamet gününde Rebia ve Mudar Kabileleri nin koyunları tüyü sayısınca günahlı kişilere şefaat edecektir

Resulullah ı göremeden tekrar Karen e dönen Hz. Veysel Karani yine deve çobanlığı yapmaya devam eder. Yine Karen halkı ona divane gözüyle bakar ve O nunla alay ederlerdi. O yine herkesten uzak kendi uzletgah ında ibadetleriyle meşgul olur, gönlü Allah aşkı, Peygamber sevgisiyle dolar taşardı.




Peygamberimizin vefatından sonra Hz. Ali ve Hz. Ömen Üzeys Hz ni bulur ve Peygamberimizin vasiyeti üzerine Hırka-i Şerifi Hz. Veysel Kanani ye verirler. Peygamberimizin hırkasının Hz. Veysel Karani ye verilmesinden sonra ve Peygamberimizin O nun hakkındaki övgülerinin duyulmasından sonra Hz. Veysel Karani nin gözünde değeri artar, herkes ona hürmet eder.

Annesi vefat etmiş bulunan Hz. Veysel Karani nin yüceliği bu hadiseden sonra Karen de bilindiği ve kendilerine olan hürmet arttığı için köyden ayrılırlar. Kûye’ye giderler.
Hz. Veysel Karani nin Kûye ve Basra taraflarındaki hayatı da eskisi gibi yine ıssız vadilerde, tabiatın kucağında ve kendi uzletgahında Hakk a niyazla geçmektedir.

Hz. ali nin halifeliği sırasında iki Müslüman grup arasında çıkan Sıffin Savaşı nın hazırlıkları esnasında Hz. Ali tarafında, safında savaşa katılması ricasıyla Medine ye davat edilirler. Memnuniyetle bu davete icap eden Hz. Veysel Karani hemen Medine ye hareket ederler, daha sonra da Hz. Ali nin yanında Sıffin Savaşı na katılırlar.
Sıffin Savaşı esnasında Veysel Karani de yaralanarak, Hicret in 37. Senesinde (Miladi 657) Şevval ayının 18. günü Fırat Nehri kenarında savaş meydanında şehit olur.

Sıffin Savaşı nda şehitlerin büyük çoğunluğu savaşın olduğu yerde toprağa verildi. Şehitlerini memleketlerine götürmek isteyenler için tabutlar yaptırıldı. Şehitlerin içinde Hz. Veysel Karani de vardı. Mübarek naaşı için üç ayrı kabile toplanmış ve sahip çıkmışlardır. Şehit birdi, ancak sahipleri üçtü. Saatlerce tartıştılar. Ne var ki, hiçbir kabile diğerini tatmin edip inandıramadı. Sonunda iş Hz. Ali ye ulaşınca O, olayı islami açıdan anlatmaya çalıştı. Hz. Veysel Karani nin köken itibariyle Yemen li olduğunu ve Yemenlilere verilmesi gerektiğini belirtti. Ancak, diğer iki kabile bu teklife razı olmadılar. Hz. Ali kur a çekme teklifinde bulundu ise de buna da razı olmadılar. Bunun üzerine Hz. Ali Peki, dedi... Veysel Karani ;nin mübarek naaşını ben korumaya alıyorum... Yarın görüşürüz. dedi ve her üç kabile başkanları dağıldılar. Hz. Veysel Karani son kerametini gösterdi ve sabah kalktıklarında her üç kabilenin tabutlarında da göründü. Her kabile birbirinden habersiz naaşın kendilerine verildiğini zannederek sessizce naaşı alarak, biri Yemen yolunu, biri Şam yolunu, biri de Bitlis yolunu tuttu.

Allah aşkının potasında eriyen Veysel Karani Hz nin kerameti böylece yeni olayların çıkmasını önler. Rivayetler O nun şahadetini ve kerametini böyle anlatır. Ancak, her şeyi bilen yüce Allah tır. O nun defni ve mezarıyla ilgili anlatılanlar birer rivayete dayanır. Nereye ve nasıl defnedildiği konusunda kesin bir bilgi yoktur. Nerede olduğunu ancak yüce Allah bilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder